ANLATMAYA DEVAM
- selmin61
- 21 Eyl 2015
- 2 dakikada okunur
Bugün büyükbabanlar seni eğlence yerine götürmüş. İlk defa ben götürmek isterdim, içim buruldu resimleri görünce ne yalan söyleyeyim? Seni o kadar mutlu ve şaşkın görmek beni de mutlu etti tabi, ama ben götüremediğim için üzüldüm.
İstanbul'a seni götüremeyeceğim :( Çok düşündüm, hiç bir çözüm bulamıyorum. Senden nasıl ayrılacağım 5 gün bilmiyorum. Boğazım düğüm düğüm oldu gene. Babanla konuştum. Her akşam senle oynamasını tembihledim şimdiden. Geceleri sürekli uyanmak nasılmış görsün bakalım fosur fosur uyumaya benziyor mu? :) Gerçi o babannene güveniyor, çok çok da yollar seni ona. Aslında baban da benden önce gidecek eğitime ama o alışkın senden ayrılmaya. Zaten seninle yeterince vakit geçirememenin suçluluğu yiyip bitiriyorken şimdi bir de bunu ekledim. Annelik kafadaki tahtaları zorlamakmış biraz da işte. Herkes benim gibi mi? Yoksa ben hep anne hasretiyle yaşadığım için mi bu kadar aşırı hassasım bilmiyorum. Kucağımdayken başkasına gidince bile kıskançlıktan kuduruyorum. Adı kıskançlık mı bunun? Onu da bilmiyorum.
Benim babaannemin evi aklıma gelince kafamda hep beyaz büyük bir kapı canlanıyor. O kapıdan yukarı ordan hiç ayrılmadan annemin peşine defalarca saatler boyu ağladığım için sanırım. Annem anneanneme gidince (çabuk dönsün diye herhalde) yollamazmış beni annemle babaannem. Bir de hasta olduğu zaman annem, babamla İstanbul'a gitmişlerdi 1 hafta, o kapıda günlerce göz yaşı dökmüştüm bağıra bağıra. Geldikleri günü de hiç unutmuyorum, sabah uykudan uyanmıştım odanın kapısını açıp gülmeye başlamışlardı bana. Nasıl da sevinmiştim koşmuştum kollarına.
Sanırım aşırı fazla travma yaşadım küçükken. Her şeyi kendi yaşadıklarımla kıyaslıyorum. Ama elimde değil ki bal kızım... Onca yaşadığım şeyden sonra bu kadar hassas olmam benim suçum mu? Bazen içimdekileri tarif de edemiyorum ki yazayım buraya. Sanki 5 gün gidince ben dönüşümde beni unutacakmışsın gibi, sanki başkalarına alışacakmışsın da beni daha az sevecekmişsin gibi düşünmeden edemiyorum. Kafamda trajik senaryolar kurup çok güzel moralimi bozarım ben, aferin bana!
Dün gece ateşin çıktı yine. Sabaha kadar kıvrandık. Öyle de inatçı bir şeysin ki, ne yapsam sakinleştiremiyorum seni. Kırk türlü şekle giriyorum, ne kucakta duruyorsun, ne yatakta, ne beşikte. Kim bilir nerende ne sıkıntı var ve söyleyemiyorsun diye üzülüyorum ama bir yandan da uyku sersemi sinirlerim de bozuluyor.
Bugün iş yerimin web sitesiyle çok fazla uğraştım, kafam almıyor artık, yoruldum. Sonra yine yazarım annem.
Comments