ESKİLER GÜZELDİ
- selmin61
- 7 Kas 2015
- 2 dakikada okunur
Dün akşam çok sevdiğim yakın bir arkadaşımın sözlendiğini öğrendim. Ama kendisinden değil ne yazık ki. Ve en son düğünümde görüşmüştük. Üzüldüm, hem de çok üzüldüm. Bir çok kez de davet etmiştim üstelik.
Şu sosyal ağlar çıktı çıkalı insanlar arasındaki bire bir iletişim sıfıra düştü. Kimin ne yaptığını, ne yediğini, kiminle nereye gittiğini, hangi şarkıyı dinlediğini, ne okuduğunu, hatta hastaysa hastaneden yapılan yer bildirimine kadar her şeyi görebiliyoruz. Ondan mıdır artık kimse kimseyi arayıp sormuyor. Doğum günlerini bile "duvar"ına bir ileti göndererek kutluyoruz o çok sevdiğimiz arkadaşlarımızın ya da akrabalarımızın. Birisi bir resim paylaşsa muhabbet resmin altındaki yorumlarda başlıyor: "Nerelerdesin kız?" Aramaya, görüşmeye, buluşmaya korkar olduk. Nasıl olsa kimin ne yaptığını "takip" ediyoruz internetten. Hayatlarımızı sosyal ağlara paralel yaşar olduk.
Yer bildirimi yapmayı unuttu diye çıldıran genç bir kız görmüştüm. Yeni nesil böyle. Sen sakın öyle olma tamam mı benim güzel kızım? :) Bakma biz ezbere yaşıyoruz. Herkes neyi görürse ona uyar oldu; doğruyu yanlışı sorgulamadan. Herkesin elinde bir akıllı telefon ya da bir tablet, ne muhabbet var ne güzel bir beraberlik... Çok şükür teknolojiye karşı değilim ama ölçüsünü kaçırmaya karşıyım. Bozdu bizi bu Facebook, Twitter vb. sosyal ağlar, bozdu.
Komşu komşusunu tanımıyor, çocuklar sokakta seksek oynamıyor ve yeni oyunlar icat etmiyor, toplanıp saatlerce muhabbet edilmiyor, kimse kimseden yardım isteyemiyor, derken uzar gider bu örnekler. Yine karamsarlık çöktü içime, azar işitebilirim takipçilerimden :P Çok fazlalar ya, aman aman :))
Oyun demişken bu arada, geçen gün babanla konuşurken çocukken oynadığımız oyunlar geldi aklımıza. Cips paketlerinden çıkan tasolarla belki 10 değişik oyun icat ederdik. Gazoz kapaklarının kenarlarını taşla ezip düzleştirerek yine bir sürü oyun için biriktirirdik. Seksek, Saklambaç, Saatçi Baba, Yakar Top (diğer adıyla Can), Toplu Gukku (Sanırım bu yerel bir oyun, bir de Tenekeli Gukku uyarlaması vardı bizim mahallede), İstop, Ebelemece, Aç Kapıyı Bezirgan Başı, Körebe, Zehirli Fodik ( Sanırım bu da bize özgü, misketlerle oynanan bir oyun), Topaç, 9 Aylık, Küt, Yerden Yüksek.... Saymakla bitmeyen onlarca oyun vardı. Güzel günlerdi. Biraz büyü, seninle de oynayacağız inşallah güzel kızım. Yaşım kaç olursa olsun vaktim oldukça seninle sokakta oynayacağım, söz! Baban adına da söz verebilirim :)
Biraz da bu aralar neler yaptığından bahsedeyim. Şu anda hastasın. Sürekli grip oluyorsun. Dün doktora götürdü seni büyükbabanlar ve bana da uğradınız. Kan aldıkları kolunu gösterince ağlamaya başladın, içim yandı. İğne vermiş doktor bir de :( Ense kısmın sürekli terliyor, özellikle geceleri. Sanırım bu yüzden üşütüyorsun hep. Ter bezi sarıyorum omuzlarına yatırırken seni, ya da değişiyorum üstünü; ama önüne geçemedim.
Bu sabah uyanınca "anne" diye bağırmadın, sessiz sessiz konuşmayı öğrenmişsin. Fısıldayarak "anneee şu" dedin, sonra yine fısıldayarak babana seslendin. Baban Winnie The Pooh ayıcığını beşiğine attı, sen de ona sarılıp öptün :) Sonra da sarılıp yattın.
Bazen bir şey oluyor, "bunu kesin yazacağım" diyorum ama yazmaya vakit gelince aklıma gelmiyor. Yine unuttuğum bir şey var sanki ama yeter bugünlük hadi.
Koklaya koklaya öptüm bal kızım benim.

Comentários