top of page

AKLIM DİLİMİZE TAKILDI BUGÜN

Bu sabah uyandığında keyfin yerindeydi, iyi uyudun dün gece. Bu akşam baban İstanbul'a eğitime gidiyor. Dün akşam ben onun valizini hazırlarken, sen de babanla evin içinde bisiklet turu atıp bir hayli eğlendin ve yoruldun :) Attığın kahkahalar görülmeye değer.

Sabah yine 7'ye 10 kala alarmın çaldı senin :) Uyanıp "aneee" diye bağırınca bizim de alarmımız çalmış oldu :)

Bu kez mutfağa gidip "mamaaa" diyerek, dolaptan bebe bisküvilerinin olduğu kabı eline alıp bize doğru koşmaya başladın, mama yapmak için sana özel almış olduğum ufak mavi tavayı da çekmeceden çıkarıp babannene uzattın ve bizi gülme krizine soktun sabah sabah. Yani bize alenen acıkmış olduğunu beyan ettin böylelikle.

Şimdi düşündüm de sen bunları okurken belki de dilimiz bayağı değişmiş olacak ve sen acaba bu sözcük ne demek diyeceksin içinden. Üzülerek söylüyorum ki Türkçe'miz yok oluyor. Ben de hata yapıyorum bazen dikkat etmeyerek ama yine de bunu asgariye indirmek için çaba gösterenlerdenim.

Lisede "Bye bye Türkçe" adlı kitabını severek okuduğum, dünyanın en genç yaşta profesör ünvanını alan bilim insanı rahmetli Oktay Sinanoğlu diyor ki: "Başka hiçbir dil bilmeden sizi Adriyatik'ten Çin Seddine kadar götürebilecek tek dil vardır: TÜRKÇE. Dilinize sahip çıkın!"

Bir milleti ayakta tutan, devamlılığını sağlayan, milli iradesini besleyen, birlik olma hazzını veren en önemli unsur dildir yavrum.

Yine Oktay Sinanoğlu : "Dilimiz kimliğimizdir. Kuru kalabalığı millet yapan dil gitti mi ortak öğelerin hepsi gider, ortak kültür kalmaz, milletin kendine güveni kalmaz ki, kendine güven gidince o milletten hayır çıkmaz. Ne bilim çıkar, ne başka bir şey."

Dilimiz aslında büyük tehlike altında, kim bilir senin büyüdüğün çağlarda ne halde olacak? Neredeyse her gün yeni bir yabancı söcük dilimize giriyor ve Türkçe'si olduğu halde sırf özentiden sözcüğü aynen kullanmaya başlıyoruz. Dilimiz yabancı sözcüklerin istilasına uğramış diyebiliriz.

İnternet yaygınlaştığı için herkes klavye üstadı oldu. Doğru yanlış demeden herkes yazıyor paylaşıyor, yanlış olanı gören de yanlışı öğreniyor. Dil bilgimin iyi olduğuna güvenerek yazıyorum bunları ben de :) En azından "herkes"e "herkez" demiyorum ve dahi ekini çok şükür ayırabiliyorum :) Anan iki yabancı dil biliyor kızım, bırak da kendi dilinde de azıcık hava atabilecek durumda olsun yani :)

Birini uyarmaya kalkınca da hemen darılıveriyorlar. Bu bendeki yanlışı düzeltme dürtüsü öğretmen kimliğimden geliyor olmalı. Ama insanımızın hep "kusursuzum ben" algısıyla büyümesine müsade edildiği için, hatasını söylediğimizde kabullenemiyor. Halbuki "haklısın, dikkat ederim" demek o kadar da zor değil.

Neyse öpüyorum gözlerinden boncuk gözlüm benim.

Anneyi Tanı
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Adım Elif Kansız...

Son Okunanlar
bottom of page