top of page

KAÇIRDIĞIM ANLAR BİRİKİYOR

Bu aralar yazamıyorum, yoğunum.

İstanbul'dan geleli 4 gün oldu. Fena da geçmedi. Dayını gördüm. Üniversiteden yakın arkadaşım Yağmur'u ziyaret etme fırsatı buldum. Oğlu Rüzgar Kusay 7,5 aylık olmuş. Maşallah, çok sevimli. En son bir yarım saat kadar görüşebilmiştik sen daha 2 aylıkken. Ondan önce en son üniversitedeyken işte. Yıllar çabuk geçiyor. Ne çok birikmiş şey varmış içimizde konuşulmadık... Doyamadık tabi. Ama yine de iyi geldi bana. İstanbul'da her yer birbirine uzak, mecburen dayın gelip beni aldı akşam saatlerinde. Kim bilir bir daha ne zaman görüşürüz böyle yüz yüze?

Geldiğimde uyuyordun. Gece uyanıp da beni görünce epey bi şaşırdın. Şaşkınlıktan uykun kaçtı tabi, yatakta dikilip durdun, sabaha dek dönüp durup sarılıp koklaşıp oynaşıp uyuşup durduk :) Türkçeyi katlettim :) Evlat ne güzel şeymiş. Allah sana da göstersin o günleri kızım.

Cuma eğitimim bitiyordu normalde, Cumartesi patron izin vermişti, e Pazar da tatil, normalde Pazar akşam gelebilirdim. Ama Cumartesi akşamdan döndüm, Pazarımı seninle geçirebilmek için.

Bu arada epey aşama kaydettin. Sana resimli sözlükler aldık. Elinden düşürmüyorsun. Onlarca eşya, hayvan, meyve, sebze, araçlar... Neredeyse hepsini ezberledin. Sorduğumuzda gösterebiliyorsun: "Buydaaa" diye tatlı tatlı gülerek. Söylediğimiz her şeyi anlayıp, verdiğimiz komutları aynen yerine getirebiliyorsun. Yanağımızdan öpüyorsun. Ayağımızı gıdıklıyorsun. Kendi kıyafetini giymeye çalışıyorsun. Bir şeyi getir dediğimizde getiriyorsun. Hatta o şey başka bir odada herhangi bir çekmecenin içinde olsa dahi. Parmak uçlarını birleştirip elinle yemek nefis olmuş işareti yapıyorsun: "ıııımmmhh".

Isırma işini kesemedik senden ama hala. Zeynep ablanın yanağını koparıyordun az kalsın dün akşam :/ Sonra o ağlayınca sen de ağlamaya başladın tabi.

Geçen gün markette birini dayına benzetip arkasından "ahmeee" diye seslenmişsin.

Bugün de annem aradı. Çişini söylemeye başlamışsın. 18 aylıkken başlanır aslında tuvalet eğitimine. Ne acelen var yavrum? :) Aklının kesmediği bir şey kalmadı sanırım. Klozeti gösterip "çişşşş" demeye başlamışsın. Babannen seni klozete oturtmuş, işemiş ve çok mutlu olmuşsun. Henüz tam eğitimine başlamamız için erken. Ama senin erkenden öğrenmen iyi. Küstürmeden öğretmeye çalışacağız artık.

Pencereden bakarken, karşıki apartmanın bacasından çıkan dumanı görüp "puuffff" demişsin, büyükbaban da "Kaloriferler yanıyor kızım" deyince koşup kaloriferin yanına gidip bir dumanı bir kaloriferi göstermişsin "fuuuuffff" diyerek.

Bunları hep -mışlı -mişli anlatmak, ilklerinin bir çoğunda yanında olamadığımı gösteriyor. Bu da beni inanılmaz derinden üzüyor. Allah biliyor ya içime oturan taşları, ne fayda?

Bugün babanla çıkma yıldönümümüz. 10.12.11. Dört yıl olmuş.

Babanın doğum gününe de 12 gün kaldı. Yani biz çıkmaya başladıktan 12 gün sonra babana hediye almam gerekmişti. Ve çok da iyi tanımıyordum henüz. O sıra bana babasının ona aldığı ve çok sevdiği oltu bir tespihi arkadaşının yanlışlıkla kırdığından bahsetmişti. Anlatırken detay da verdi oltuymuş, tanelerinde Osmanlı tuğrası varmış falan. Normalde elinde tesbihle dolaşan erkeklerden pek hazetmesem de aklıma Sevgi Eğitimi dersinde hocamın söyledikleri geldi "Hediye alırken hep kendi zevkimize göre beğeniriz, hediye alacağımız kişinin tarafından bakamayız, halbuki onun neyi sevdiğini, neyi beğendiğini, zevklerini düşünmemiz gerekir." Ben de internetten tesbihlere bakıp tariflerine göre bir tane bulup, doğum günü akşamı gittiğimiz tiyatroda babana vermiştim. Tespihi ilk gördüğünde kendi kırılan tesbihi sanıp "Bunu nerden buldun?" diyerek şaşırmıştı hatta. O yüzden beğendiğini anlamıştım. Bu da eski bir anı olarak burada dursun bari.

Şimdilik hoşçakal yine.

Anneyi Tanı
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Adım Elif Kansız...

Son Okunanlar
bottom of page