top of page

BICIRIK SENÄ°

Artık iyice dillendin. Konuşamadığın hiçbir şey yok neredeyse. Tuvalet eğitimine de başladık yavaş yavaş, acelemiz yok. Ev soğuk henüz.

30 Mart'ta evimize taşındık, bir iki hafta elektrikli ısıtıcılarla idare ettik, yeni yeni ısıtıcı olmadan durulabiliyor evde. O günden beri de üşümeyesin diye babanla aramızda yatıyorsun küçük hanım. Seninle uyumak dünyanın en huzurlu şeyi. Keşke hep birlikte yatsak... Ama özgüven kazanman için yatağını ve hatta odanı ayırmamız gerek artık. Havalar ısınmaya dursun hele, inşallah.

Yatak odasının hemen bitişiğindeki oda senin. Henüz sadece eski bir beşik var. Sana dünyanın en güzel odasını yaptırmak isterdim elbet. İnşallah o da olacak kızım. Biraz daha sebat edelim. Borçlarımız biraz azalsın, en güzel oda yine senin. Odanı ayırsak da ben ve baban birkaç adım ötendeyiz hep.

Ülkenin durumundan bahsetmek istemiyorum artık. Sana güzel şeyler yazmak istiyorum. Ne zamandır da fırsat bulamadım yine. Olsun arayı kapatacağım bu yazıyla.

Saçların epey uzadı, bugün ilk defa balık sırtı ördüm iki taraflı. Sabah işe yetişirken aceleyle yamuk yumuk olsa da, saçlarının örülebilecek kadar uzaması hoşuma gitti. Normal örgülük değil tabi daha, ama balık sırtı tutuyor :)

Bu aralar Ali Babanın Çiftliği şarkısını söylüyorsun güzelce. Bir de bizim şarkımız var. "Annesinin kuzusu, annesinin ballısı, annesinin güzeli" diyorum ben sen de araya girerek "babanınnn!!!" diyorsun. Bu kez ben "Babasının güzeli.. " diye başlıyorum, sen de "hayır anneninn!!" :) İnatçı keçi seni. Sonra "Ceviz Adam" şarkısı var, onu da pek seviyorsun.

Yemek yedirirken artık itiraz ediyorsun : "anne ben kendim yihcem". Veriyorum eline döküp batırıyorsun ama eğleniyorsun baya. Yeter ki mutlu ol, el becerilerin gelişsin. Bu konuda babana çekmişsin sanırım, o da küçükken senin yaptığın gibi kaşığı ağzına yaklaştırınca ters çevirip dökermiş :)

Baban 4 gündür İstanbul'da. Babaannen de hasta, o yüzden anneannem geldi bize. Çok da yabancılık çektin diyemem ama ayrılmak biraz zor oluyor sabahları. Sen ağladıkça nefret ediyorum işe gitmekten. Aklım hep sende kalıyor, gözüm saatten geri gelmiyor, çıkışı iple çekiyorum. Artık yaz saatine de geçtik. 7'de çıkmak çok koyuyor. Seni görebildiğim süre çok az. Nefret ediyorum böyle olmasından :/

Heh, baban diyorduk, babana telefonda şarkımızı söyledin "babasının güzeli" diye, ağlattın adamı. Çok özlemiş seni. Sana soruyor:

- iyi misin kızım?

- iyim

- N'apıyorsun?

- oyun oyhnuyom

- aferin kızıma, anne nerde?

- buyydaa

- anne n'apıyo?

- üştünü giyhiyo

Diyeceğim baya baya muhabbet ediyorsun artık.

Biz evde yokken herkesle iyisin ama biz gelince bizden başka kimsenin yüzüne bakmıyorsun. dün de seni bezledim, anneannem çöpe atmak için bezini alıyordu elimden, bir kızdın ona:

- annnannneee sen ahma çöpe annem ahsın!!

Anneannem de bayılıyor bu konuşmalarına ya "Bezini bile esirgiyor benden görüyor musun?" diyerek güldü epey.

Sabah gözünü açıyorsun:

- anne bu ne?

- anne o ne?

- anne bu ayaaağm, anne bu muuuynum(burnum), anne bu annenin muynu, bu iicinin saşi(saçı)...

böyle devam ediyor soruların ve tanımların. Her odanın önünden geçerken "İiicinin odaniii" deyip seviniyorsun. Dışarı çıkacağımız zaman: "İiiici paaakkaa didecek, iici paaka(parka) didecek" diye şarkı tutturuyorsun :) aynı şeyi yemek yiyeceğin zaman da : "iiici maama yiyecek" falan devam ediyor. Bıcırık seni.

Tam sevilmelik zamanların. Ah bi atanabilsem de hiç değilse yazları seninle doya doya eğlenip vakit geçirebilsem. Allah'ım çok görme bana, ne parası ne mevkii sadece kızımla vakit geçirmek için istiyorum atanmayı. Hafta sonum olsa, akşamları da hiç değilse 6'da çıksam. Hoffff.

Yine epeyce anlattım. Canımın yarısı, öperim güzel gözlerinden.


Anneyi Tanı
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Adım Elif Kansız...

Son Okunanlar
bottom of page